Çocuklara Yazmak

İyi Çocuk Kitapları 

Sevgili dostumuz Jale Sancak Galapera’da yine çok güzel bir söyleşiye ev sahipliği yaptı. Bu kez Mehmet Fırat Pürselim’le birlikteydik. Söyleşinin ilk bölümü Türkiye’de ve dünyada çocuk kitapları üzerineydi.

J.S: Aya Yayınlarından çıkmış, Flamingo Çocuk isimli bir kitabınız var. Çocuk kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?

Kafamda bir şeyler vardı aslında. Kızım var benim şu an on yaşında ama çocuk kitabı yazdığım zaman daha küçüktü üç dört yaşlarındaydı. Sürekli masallar anlatıyorum ben ona, okuduğum masalları seviyor, doğal olarak tekrar ediyoruz. Bir süre sonra sıkılıyor yeni masallar istiyor ama benim uydurduklarımı daha fazla seviyor. Devamlı masal uyduruyorum. Böyle böyle ilerledi olay.  Bir taraftan kızım doğa sevgisi, hayvan sevgisi edinsin istiyorum. Kızımla birlikte büyüyen, çıkan bir şey oldu çocuk kitabı. Tabi yalnızca ona anlattığım şeyler değil de, daha ne 'yapabilirim'i düşündüm. Hem doğayı sevsin, hem hayvanları sevsin çocuklar diye düşündüm. Bayağı da araştırdım flamingoların hayatlarını. Nasıl bağırırlar, nasıl yerler, nasıl içerler.

Çocuklarımıza yalnızca bilgi veren kitapları sevmiyorum ben. Öyle kitaplar da okuyorum. Yazar araştırmış, bütün bilgileri ardı ardına sıralıyor. Çocuk sıkılıyor tabi. Öğretici olsun ama parmak sallamasın kitaplar. Çocuk fark etmeden içinden o tür bilgileri alsın. Bu kitabın devamı da gelecekti ama zaman bulamadım. Yunuslar ve foklarla ilgili düşünüyordum. Hatta Foça’da geçecekti olay. Zaten Foça fok anlamına geliyor. Bunların hepsini kullanacağım, yunus parklarının kapatılmasının teşviki de olsun istiyordum içinde. Belki bir gün tamamlarım.

J.S: Büyüklere mi yazmak daha zor çocuklara mı? Yazarken bu konuda zorlandığın bir şey oldu mu?

Bana her hangi biri daha zor veya kolay gelmiyor. Çocuk kitabında biraz daha inceltiyorsunuz gerçekleri. Şu an elimde gençler içi hazırlanmış bir korku öyküleri dosyam var. Cinselliği, içkiyi sigarayı belli ölçüde kaldırıyorsunuz. Bir nevi sansür uyguluyorsunuz. Daha dikkatli oluyorsunuz. Belki daha kısa cümleler kuruyorsunuz ama daha zor veya daha kolay yazmak diyemem. Araştırma, defalarca okuma ikisinde de yapıyorum zaten.

J.S: Emanetimdeki Hayatlar’a baktığımızda burada rahatlıkla acıyı ve bütün üzücü, korkunç olayları kendimize sınır çizmeden anlatabiliyoruz. Çocuklara geldiğimizde neler oluyor? Dünya tozpembe bir yer değil ama biraz daha usturuplu anlatmamız gerekiyor, böyle de bir ayırım var galiba? Çocuklar için çok moral kırıcı olmamak mı gerekiyor? Çocuk kitapları yazarı Leyla Ruhan Okyay ile konuşuyordum. Çünkü ile başlayan cümleleri çocuklar sevmezmiş. Editörü öyle söylemiş. Neden anlayamadım ben. Bu anlamda da moralleri bozulmasın diye böyle yasaklar koyuyor mu yazar kendisine?

Türk toplumu olarak çocuklara ne kadar korumacıysak, çocuk kitaplarına karşı da o kadar korumacıyız. Hatta fazlasıyla korumacıyız. Yabancı yazarlar muhteşem yazıyorlar. Günışığı Kitaplığı’ndan çıkmış Laura S. Matthews’un Balık isimli kitabı var. İngiliz bir çocuğun balığıyla birlikte hayatta kalmak için verdiği yaşam mücadelesi. Ölüm var, kanlı sahneler var. Gerillalar var. Doğrudan verilmese bile ciddi bir iç savaş anlatımı var kitapta.

Ya da korku temasında olduğu gibi. Irene Adler’in Doğan Egmont’tan çıkan kitabı Sherlock, Lüpen ve Ben. Çocuklara korkuyu biraz daha seyrelterek anlatıyor ama cinayet yine var. Çocukların merak duygularına bir şekilde gem vurmuyor yabancı yazarlar.

“Anneciğim babacığım nasılsınız, ne yapıyorsunuz,” diye konuşmuyor çocuklar onların kitaplarında. Neyse o, herkes ne konuşuyorsa o. Kalıp, klişe, samimi olmayan gerçeklikten uzak şeyler bu tür diyaloglar. Hiçbir çocuk “anneciğim babacığım” demiyor.

J.S: Füsun, siz ne düşünüyorsunuz çocuk kitapları yazma konusunda?

F.Ç: Ben çocuk kitabı yazacağım diye oturmuyorum masa başına. İçimden ne geliyorsa onu yazıyorum. Sonra yayınevleri karar veriyor bu çocuk kitabı olabilir, uygundur diye. Biraz da kelimeleri yuvarlıyorum tabi. “Masum sansür” diyebiliriz belki de. Bence iyi çocuk kitapları çocuklar için yazılmaz. Benim arzuladığım hem çocukların hem de büyüklerin okuyabildiği kitaplar. Ve aslında iyi edebiyat bunlardadır.

J.S: Çocuklara yazabilmek için neler yapıyorsunuz Fırat?

Çocuk kitabı yazdıktan sonra Uzman TV’den teklif geldi. Çocuk kitaplarıyla ilgili programlar yaptık, sonra masallar yaptık. Çok çalıştım son zamanlarda. Biraz daha bilimsel baktım olaya. Çocuk edebiyatı nedir, ne değildir üzerine düşündüm. Biraz daha işin mantığıyla bakmaya çalıştım olaya.

J.S: Bizim çocuklarımız gazete okumuyor. Televizyonda, sokakta olanlar konuşulanlar sürekli kan, kin, cinayet, baskı, şiddet. Zaten çocuklar bunların ortasında, bizim çocuklar bunlarla yoğruluyor. Kimi evlerde uygulanan şiddet var bir de üstüne üstlük. O zaman kitapta niye anlatılmasın. Bütün bunlar niye yazılmasın, niye konuşulmasın anlamıyoruz gerçekten. 

Bu söyleşinin devamını başka bir başlıkla sizlerle  paylaşacağım. Galapera söyleşilerini kaçırmamanızı şiddetle öneririm.

Füsun Çetinel