Bütün Samimiyetsizliğimle
Öyküleri kısa filmlere iham veren, animasyondan televizyona değin uzanan farklı işleri ile de öne çıkan Etgar Keret, çağdaş yazının en yaratıcı, ilgi çekici ve eğlenceli simalarından biri.
Onun, Yedi Güzel Yıl kitabından Bütün Samimiyetsizliğimle yazısını okumamış olsaydım, kitabımın ilk sayfasına yazdığı satırlar şapkamın uçmasına neden olabilirdi.
To Füsun,
Keep Writing (with your left hand)
İmza Etgar Keret
Bir de komik resim çizmiş. Çok şirin, dikdörtgen keke benzeyen bir yaratık elinde bu cümlenin yazılı olduğu tabelayı tutuyor.
Bu yazı sadece bana özel. Sol eliyle yazan birine, öykü yazmayı seven birine. Üzerinde düşünülmüş, okuyucuyu özel kılan bir yazı.
Etgar Keret’in basında çıkan fotoğraflarından, facebook sayfasından onun çok daha havalı, karizmatik, yakışıklı olduğunu sanıyordum. Robinson Crusoe kitabevinden içeri suratında çekingen bir gülümsemeyle girdiğinde sırada bekleyenlerden kısa bir hayal kırıklığı iniltisi yükseldi. Ama çabuk toparlandık.
Masanın üzerindeki küçük kâğıtlara isimlerimizi yazmamızı rica etti. Sıramız geldiğinde ismimizi telaffuz ettik, o dikkatle dinleyip tekrarladı. Birkaç cümle konuştuk. Hepimizle ayrı ayrı, ayağa kalkarak fotoğraf çektirdi. Uğurlarken teşekkür etti.
Önümdeki genç kız, ama çok sevimli, değil mi, dedi. Heyecanla başımı salladım.
Evet düşük omuzları, ufak tefek vücuduyla beklediğim kadar yakışıklı olmayabilirdi. Ama zekâ fışkıran boncuk gözleri, içten sarılışları ve kocaman kedi gülüşü vardı ya.
Eve gelir gelmez kütüphanemdeki yazar imzalı diğer kitapları önüme yığdım.
Sevgili Füsun’a, dostlukla…
Sevgili Füsun, hep güzellikleri yaşayın.
Füsun Hanıma güzel okumalar, sevgiler.
Sevgili Füsun’a, içtenlikle.
Ve böyle uzar sıkıcı liste…
Etgar Keret şöyle yazıyor Yedi Güzel Yıl kitabında.
Kitapların kendileri bütünüyle kurmaca iken ithaflar neden gerçek olmak zorunda?
''Mickey’e. Annen aradı. Telefonu yüzüne kapattım. Bir daha buralarda görmeyeyim seni.''
''Feigi’ye. Sana borç verdiğim onluk ne oldu? İki gün dedin, bir ay geçti. Hala bekliyorum.''
''Bosmat, şimdi başka bir erkekle beraber olsan da, bana döneceğini ikimiz de biliyoruz.''
''Tziki’ye. Bok gibi davrandığımı kabul ediyorum. Fakat ablan beni bağışlayabiliyorsa sen de bağışlayabilirsin.''
Etgar, Türk insanının karakterini göz önüne alıp bu kadarına cesaret edemedi belli ki ama o da klişelerden uzak durup okuyucusunu özel kılacak cümleler yazmayı başardı sırada bekleyen herkese.
Zaten öykülerinin okuyucuları bu kadar içine çekebilmesi ve başarısı onun bu özelliği yüzünden.
En çok sevdiğim öykü kitapları mı? Kapı Birdenbire Vuruldu ve Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü. Bir de Buzdolabının Üzerindeki Kız.
Diğer imzalı kitaplarımın birçoğundan vazgeçebilirim ama Etgar Keret imzalı kitabımdan asla.
Füsun Çetinel
0 yorum :
Yorum Gönder