İşim bazen kitap doktorluğu. Bir başka deyişle metinin yaralı bölümlerini iyileştirmek, desteklemek, kimi yerde kurguya müdahale etmek, kimi yerde hasta karakterlere teşhis koymak, yazarla birlikte düşünmek, beyin fırtınası yapmak, kitabın bir ürün olarak piyasaya çıkmasına yardımcı olmak ama hepsinden önemlisi bir yazara daha umut vermek ve tüm bu sürecin sonunda bir dost daha kazanmak.
Dağlara âşık Çanakkaleli iş adamı Ercan Karaman da yeni yazı dostlarımdan bir tanesi.
Ceres Yayınlarından çıkan ilk kitabı Ağrı’nın Öteki Yüzü, alışılmış bir dağcılık kitabından çok farklı. Bu kitaptaki karakterlerin yolculuğu kendi içlerinde, kendi memleketlerinde başlıyor. Hepsinin ortak noktası, yaşamlarının bir evresinde kendilerini sorgulamaya başlamaları ve hayatlarındaki bazı şeyleri değiştirme arzuları.
Ulka Müller, Almanya’daki ailesini geride bırakıp ilk aşkı Thomas’ı dağlarda bulabilmek için Türkiye’ye gelmeye karar veriyor. Serpil, Gölcük’te yakalandığı depremin ardından Antalya’ya sığınmış, zirvelere tırmanarak korkusunu yenmeye çalışıyor. Üniversitede arkeoloji bölümünde okuyan Berfin ise Ağrı’ya kendisinden çok babası için tırmanmak istiyor. Adem öğretmen, terör nedeniyle hiç çıkamamış bu kutsal dağa, bu sefer vazgeçmek niyetinde değil. Mehmet ancak emekli olduktan sonra tanışabilmiş dağlarla, aradaki yılları kapatabilmek için tutkusunun peşinden koşmak isteyen gençleri eğitip yüksek zirvelere götürmeye adamış kendini. Kemal’in çocukluğu dağlarda geçmiş. Mehmet’le birlikte yaptığı birçok tırmanış dostluklarını iyice perçinlemiş. Altı aydır hazırlandıkları Ağrı çıkışını o da diğerleri gibi dört gözle bekliyor.
Ağrı Dağı’nın birleştirdiği bu insanlar kendilerinden bekleneni başarabilecekler mi? Aradıklarını bulabilecekler mi yüksek irtifalarda? İçlerinde yaşadıkları fırtınanın üstesinden gelebilseler bile dağın fırtınasına karşı koyabilecekler mi?
Ercan Karaman ilk kitabı için şöyle söylüyor:
Ağrı’nın Öteki Yüzü aynı zamanda dağcılık sporuna ilgi duyan gençler için yol gösterici bir kılavuz, bir rehber. 2008 yılında TODOSK bünyesinde dağlara tırmanmaya başladığımda dağcılıkla ilgili anı kitapları dışında herhangi bir yazılı metine ulaşamadım. Bulduğum çoğu yayın da yurt dışı ekspedisyonlarını anlatıyordu. Kendi kendime neden ben ülkemiz dağlarını ve dağcılarını anlatan samimi bir kitap yazmayayım dedim. Benim yazdıklarımda dağlar, hayaller, heyecan, dağlarda kaybettiğimiz dağcılar, sevgili İskender Iğdır ve dağ kazalarında canlarını dişlerine takıp hayatlarını riske atan AKUT gönüllüleri olmalıydı. Fotoğraflar, etkinlik raporları, bültenler, gezi notları, kitaplar toplamaya başladım.
Roman yazmaya karar verdiğimde internetten Yeşim Cimcoz’u buldum. Bana bambaşka şeyler düşünerek yazmayı öğretti. Kitabın iç çizimleri için doğa tutkunu Rahman Ketenciler ile çalıştım. Harika çizimler yaptı.
Kitabımın basılma aşamasında tanıştığım editörüm Füsun Çetinel’in de bir zamanlar Boğaziçi Üniversitesi Dağcılık Kulübü bünyesinde dağlara çıkmış olması ayrı bir şanstı. Bu kitabın ortaya çıkmasına büyük katkı veren, baştan beri her konuda desteğini esirgemeyen, tecrübesini, bilgi birikimini ve fotoğraf arşivini benim ile paylaşan sevgili hocam Yılmaz Sevgül’e, sonra yukarıda adı geçen tüm dostlarıma teşekkür ederim.
Umarın pek yakında diğer kitaplarını da okuma şansını elde ederiz. Yazmaya devam Ercan Karaman.
Füsun Çetinel
0 yorum :
Yorum Gönder